Giriş
Muris muvazaası, miras bırakanın (muris) mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı, satış gibi göstermesi durumunu ifade eder. Bu tür işlemler, mirasçılar arasında büyük anlaşmazlıklara yol açabilir ve bu da muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarının açılmasına sebep olur. Türk Borçlar Kanunu (TBK) , Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Yargıtay içtihatları bu tür davalarda önemli rol oynar. Bu yazımızda, muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davalarını Türk hukuk sistemi çerçevesinde ele alacağız.
Muris Muvazaasının Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Muris muvazaası, murisin, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazını üçüncü bir kişiye satmış gibi göstererek gerçekte bağışlaması durumunu ifade eder. Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi, muvazaa kavramını düzenlemekte olup, bu tür hileli işlemleri geçersiz kılmak için mirasçılara dava açma hakkı tanımaktadır. Bu davalarda önemli olan asıl niyetle dış dünyaya yansıtılan işlemin farklı olmasıdır. Uygulamada genelde bu davalar tapuda bağışın satış olarak gösterilmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmelerden kaynaklı muvazaalar olarak ortaya çıkmaktadır.
Tapu İptal ve Tescil Davalarının Hukuki Dayanağı
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları, TBK ve TMK hükümleri çerçevesinde açılmaktadır. Muris muvazaası durumunda mirasçılar, taşınmazın tapuda yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunu ispatlayarak, taşınmazın yeniden muris adına tescilini ve daha sonra mirasçılar arasında paylaştırılmasını talep edebilirler. Bu tür davalar genellikle şu hukuki dayanaklara dayanır:
- Türk Borçlar Kanunu Madde 19: Muvazaa hükümleri çerçevesinde gerçek irade ile yapılan işlem arasında uyumsuzluk olduğunda, bu işlem geçersiz sayılabilir.
- Türk Medeni Kanunu Madde 1023: Tapu sicilinin doğru ve güvenilir olması gerektiğini, muvazaalı işlemlerle ilgili tapu kayıtlarının düzeltilebileceğini düzenler.
Tapu İptal ve Tescil Davalarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Muris muvazaasına dayalı davalarda, muvazaanın ispatı önem arz eder. Bu tür davalarda, murisin taşınmazı devretme amacı, işlem sırasında taraflar arasındaki ilişki ve işlem bedelinin gerçek olup olmadığı gibi hususlar dikkate alınır. İspat yükü davacılara aittir ve bu süreçte tanık ifadeleri, yazılı belgeler ve diğer deliller önemlidir. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre ortada bir muvazaa olup olmadığının değerlendirilmesi için bazı kriterler vardır. Örneğin miras bırakanın yıllardır devrini yapmadığı bir taşınmazı yaşlılığında bir gerekçe yok iken satması muvazaaya karine teşkil edebilir. Bu noktada miras bırakanın satması için bir gerekçe var mıdır bu incelenir. Örneğin hacca gidecek olması veya fazlasıyla masrafa sebep olan bir hastalığa yakalanması gibi yargıtay içtihatlarına göre önemli gerekçelerdir. Bunun dışında tapuda satın alan kişinin ekonomik durumunun böyle bir taşınmazı almaya yeterli olmaması da muvazaa olduğuna dair karine teşkil edebilecektir. Son olarak tapuda satış olarak görülen işleme dayanarak banka kayıtlarında bir ödemenin yapılmaması bunun aslında bir bağış olduğuna karine teşkil edecektir.
Dava Süreci ve Sonuç
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılmalıdır. Bu davalarda Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Dava süreci genellikle uzun sürmekle birlikte, delillerin doğru ve eksiksiz sunulması durumunda mirasçılar lehine sonuçlanma olasılığı yüksektir. Davanın kazanılması durumunda, tapuda muvazaalı olarak devredilen taşınmaz, muris adına tescil edilip, ardından mirasçılar arasında paylaştırılır.
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarını açabilecek kişiler, miras bırakanın (muris) yasal ve atanmış mirasçılarıdır. Bu davayı açabilecek kişiler şunlardır:
1. Yasal Mirasçılar:
- Altsoyu: Murisin çocukları ve torunları gibi altsoyu.
- Eşi: Murisin hayatta kalan eşi.
- Ana-babası: Murisin anne ve babası, eğer murisin altsoyu yoksa yasal mirasçı olurlar.
- Kardeşleri: Murisin kardeşleri ve kardeşlerin çocukları, murisin altsoyu ve ana-babası yoksa yasal mirasçı olabilirler.
2. Atanmış Mirasçılar:
- Murisin vasiyetname veya miras sözleşmesi ile belirlediği mirasçılar. Atanmış mirasçılar, murisin malvarlığı üzerinde yasal mirasçılarla aynı haklara sahip olabilirler.
3. Vasiyet Alacaklıları:
- Murisin belirli bir malını vasiyetname ile belirli bir kişiye bırakması durumunda, bu kişi “vasiyet alacaklısı” olarak nitelendirilir. Vasiyet alacaklıları da muris muvazaasına dayanarak dava açabilir, çünkü murisin muvazaalı işlemleri vasiyet alacaklılarının haklarını da ihlal edebilir.
4. Muvazaalı İşlemden Zarar Gören Diğer Mirasçılar:
- Murisin muvazaalı işlemi, diğer mirasçıların miras paylarını azaltıcı veya ortadan kaldırıcı etkide bulunuyorsa, bu mirasçılar da tapu iptal ve tescil davası açabilir.
Bu davayı açacak olan mirasçıların, murisin muvazaalı işlem yaptığına dair yeterli delilleri sunmaları gerekmektedir. Deliller arasında tanık ifadeleri, yazılı belgeler, tapu kayıtları ve diğer somut deliller yer alabilir. Bu noktada saklı payın ne demek olduğuna değinmekte fayda vardır.
Saklı pay, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) düzenlenen bir kavram olup, miras bırakanın (muris) belirli mirasçılarının, miras üzerinde kanunen korunan minimum bir hakka sahip olmalarını ifade eder. Miras bırakan, vasiyetname veya miras sözleşmesi ile malvarlığını serbestçe tasarruf edebilir; ancak saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal edemez.
Saklı Paylı Mirasçılar Kimlerdir?
Saklı pay hakkına sahip olan mirasçılar şunlardır:
- Altsoyu (Çocukları ve Torunları):
- Murisin çocukları ve onların yerini alan torunları saklı paylı mirasçılardır.
- Altsoy için saklı pay, yasal miras payının yarısıdır.
- Ana-babası:
- Murisin anne ve babası, saklı paylı mirasçılar arasındadır.
- Anne ve babanın saklı payı, yasal miras payının dörtte biridir.
- Hayatta Kalan Eşi:
- Murisin eşi, saklı paylı mirasçılar arasında yer alır.
- Eşin saklı payı, mirasın sağ kalan eşin miras payının tamamıdır.
Saklı Payın Önemi
Saklı pay, miras bırakanın belirli mirasçılarını tamamen mirastan mahrum etmesini engellemek için getirilmiş bir düzenlemedir. Saklı paylı mirasçılar, saklı paylarının zedelendiğini düşündüklerinde “tenkis davası” açarak, miras bırakanın yapmış olduğu vasiyetname veya bağış gibi tasarrufların iptal edilmesini veya saklı paylarının tamamlanmasını talep edebilirler.
Tenkis Davası
Eğer miras bırakan, saklı paylı mirasçının haklarını ihlal edecek şekilde bir tasarrufta bulunmuşsa, saklı paylı mirasçı bu durumu düzeltmek için tenkis davası açabilir. Bu dava ile saklı payı ihlal eden tasarrufların iptali veya bu tasarruflarla yapılan işlemlerin azaltılması talep edilir.
Özetle, saklı pay, miras bırakanın belirli mirasçılarının miras üzerinde sahip oldukları, kanunen korunan minimum hakları ifade eder. Miras bırakan, saklı paylı mirasçıların bu haklarını ihlal edemez; aksi halde, bu mirasçılar hukuki yollara başvurarak haklarını arayabilirler. Uygulamada muris muvazaası sebebiyle tapu iptal tescil davaları ve tenkis davaları karıştırılmakta olup birbirinden farklı hukuki sonuçları olan davalardır.
Sonuç
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları, miras hukuku alanında sıkça karşılaşılan ve önemli sonuçlar doğuran davalardır. Mirasçılar, bu tür muvazaalı işlemlere karşı haklarını koruyabilmek için hukuki süreçleri iyi takip etmeli ve alanında uzman avukatlardan destek almalıdır. Türk Borçlar Kanunu ve Yargıtay içtihatları bu tür davalarda rehber niteliğinde olup, doğru bir strateji ile hak kayıplarının önüne geçilebilir.
Eğer muris muvazaası nedeniyle bir hak kaybı yaşadığınızı düşünüyorsanız, hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.